Ülkemizde en yaygın sermaye şirketi türü olan limited şirketlerle ilgili 6102 sayılı TTK, limited şirketlerin genel özelliklerini muhafaza etmekle birlikte önemli değişiklikler de öngörmüştür. Bu değişlikler arasında limited şirket hisselerinin haczine ilişkin hükümler de bulunmaktadır. 6102 sayılı TTK da ‘Ortakların Kişisel Alacaklıları’ başlığı altında kaleme alınan 133. madde düzenlemesi şirket hisselerinin haczine ilişkin önemli yenilikler içermektedir.
6102 sayılı TTK’nın 133. maddesi eski TTK da “Ortakların Şahsi Alacaklıları” başlığı altında düzenlenen 145. maddeye karşılık gelmektedir. 6102 sayılı TTK’nın 133. maddesinin 1. fıkrası eski TTK m. 145 hükmünden farklı olarak “bir şahıs şirketi…” ifadesi ile başlamaktadır. Esasen eski TTK’nın 145. maddesinde açıkça belirtilmemiş olsa dahi maddenin 1. fıkrası sadece şahıs şirketlerinde uygulama alanı bulmaktaydı. Bununla birlikte 6102 sayılı TTK m. 133/1 fıkrasında “bu fıkra hükmünün sadece şahıs şirketlerinde uygulanacağının belirtilmesi” kanun fıkrasının uygulama alanını daha anlaşılır ve belirgin hale getirmiştir.
6102 sayılı TTK m. 133/2 düzenlemesi alacakların tahsili usulüne ilişkin eski TTK’nın 145. maddesinden farklı bir düzenlemeye yer vermiştir. Yeni düzenlemeye göre, sermaye şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından alabilecekleri gibi, borçlularına ait olan, senede bağlı olan veya olmayan payların, İİK’nın taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz, talep halinde pay defterine işlenir. Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacakları için, ortağın şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de sahiptirler. Yapılan bu değişiklik sonucu, sermaye şirketi olan limited şirketlerde ortaklardan birinin kişisel alacaklısına, eski TTK’nın 145. maddesinin aksine, ortağın ortaklık payının haczini ve paraya çevrilmesini isteme hakkı tanınmıştır. Buna göre limited şirket ortak payları (hisseleri) artık şirketin feshi istenmeden haczedilebilecektir.
Türk Ticaret Kanunu 133/2. maddesinde açıkça alacaklının, borçlusu limited ortaklıktaki payını haczettirebileceği düzenlenmiştir. Ortağın hacze konu şirket payından kasıt, mali nitelikteki haklarıdır. Zira idari nitelikteki hakların parasal değeri olmadığından, haczedilmesi mümkün değildir.
Alacakların tahsiline ilişkin 133. maddede yapılan değişiklik madde gerekçesinde; “6762 Sayılı kanundaki sermayesi paylara bölünmüş şirketlerle anonim şirketlere ve hisse senetlerine özgülenmiş bulunan 2. fıkra “sermaye şirketleri” ibaresi kullanılarak limited şirketleri ve senede bağlanmamış payları da kapsayacak tarzda genişletilmiştir. Haczedilecek ve paraya çevrilecek payın anonim, limited ve paylı komandit şirkete ait bulunması veya senede bağlanmış olup olmaması, herhangi bir hüküm farkı yaratmaz.”şeklinde açıklanmıştır.
TTK m. 133’ün diğer bir yeniliği, haczin ve paraya çevrilmenin hangi hükümlere göre yapılabileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır. Buna göre limited şirketlerde borçlu ortağın payı İcra İflas Kanununun taşınırlara dair hükümlerine göre haczedilecektir. Bu durumda, icra müdürlüğü, alacaklı tarafından borçlunun üçüncü kişi limited şirketteki hissesinin haczi istendiğinde, borçlunun hisse hakları şirkete haciz yazısı tebliğ olunarak haczedilebileceği gibi icra memuru şirket merkezine bizzat giderek, haciz şirkete tebliğ etmek ve pay defterine işlenmesini sağlamak suretiyle bu hususu tutanakla tespit ederek çıplak pay haczini yapabilecektir.
TTK’da limited şirket payına ilişkin 593/2 maddesinde yapılan bir diğer yenilikle limited şirketlerde, esas sermaye payının, ispat aracı olan bir senede veya nama yazılı senede bağlanabilmesine imkân tanınmıştır. Madde gerekçesinde, esas sermaye payını içeren nama yazılı senet çıkarılmasının, paya devir ve dolayısıyla dolaşım kolaylığı sağlamayacağı, 595 vd. hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiş ve bu olanağın, limited şirket esas sermaye payını, anonim şirket payına dönüştürmeyeceği ve yaklaştırmayacağı, sadece ispatı ile gereğinde – limited şirkete dair hükümler çerçevesinde- payın devrinde bazı kolaylıklar sağlayabileceği belirtilmiştir. Buna göre, limited şirketlerde pay senetleri birer ispat vasıtası niteliğindedir. Dolayısıyla pay senedinin teslimi ile ortaklık hakkı devir ve temlik edilemez ve yine aynı sebeple bu haklar üzerine rehin ve haciz konulamayacaktır. Pay senetlerinin kazanılması ile sermaye payı devralınmış olmaz. Esas sermaye payının devredilebilmesi TTK’nın 595 ve 596. maddesi hükümleri şartlarında mümkün olacaktır. Buna göre pay senedinin teslimi ortaklık hakkının devrini sağlamadığından, pay senedinin haczedilmesi borçlunun, limited şirketteki ortaklık payının haczedildiği sonucunu doğurmayacaktır. Limited şirket ortağının ortaklık payı, İİK m. 94 gereğince limited şirkete haciz yazısının tebliği ile haczedilebileceği gibi icra memurunun mahalline (şirket merkezine) bizzat giderek, haczi şirkete tebliğ etmek ve pay defterine işlenmesini sağlamak suretiyle bu hususu tutanakla tespit ederek pay haczini yapması mümkün olacaktır. Bu bağlamda borçlunun sadece kâr ve tasfiye payı haczedilecek ise İİK da taşınırların haczine ilişkin İİK m. 89 hükmü uygulanabilecekken nama yazılı olsun veya olmasın hisse (çıplak) payının haczinde ise İİK m. 94 uygulanacaktır. Özellikle limited şirketlerde TTK m. 593/2’ ye göre sadece ispat vasıtası şeklinde çıkarılan senetlerin taşınırlar gibi m.89 gereğince haczi mümkün değildir. Bu konuda TTK m. 133 ile İİK m. 94 arasındaki uyumsuzluğun giderilmesi açısından düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
6102 sayılı TTK’nın 133/2 maddesinde yer alan yeni düzenlemeye göre haczedilen limited şirket hissenin paraya çevrilmesi işlemi haciz ister İİK m. 89 isterse de İİK m. 94 hükmüne göre yapılmış olsun, taşınırların paraya çevrilmesine ilişkin İİK hükümlerine göre yapılacaktır. TTK m. 596 ile limited şirkete, icra yoluyla hissenin kazanılmasının öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde hisseyi edinen kişiyi reddetme hakkı tanınmıştır. Ancak limited şirketin bu hakkını kullanabilmesi için, hisseyi edinen kişiye hissenin gerçek değerini önermesi şarttır. Hissenin gerçek değerinin önerilmesi halinde, hisseyi cebri icra yoluyla edinen kişinin bu talebi reddetme hakkı söz konusu olmayacaktır.
YAZININ DEVAMI İÇİN