Somut olayda başvurucu tarafından açılan davanın başvurucunun duruşmaya gitmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına hükmedilmesinin yargılamanın sürüncemede bırakılmasının önlenmesi ve makul sürede tamamlanması amacı bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemeyecektir. Somut başvuru bakımından asıl tartışılması gereken, müdahalenin orantılı olup olmadığıdır.
Bu nedenle öncelikle başvurucu vekilinin mazereti sebebiyle katılamadığı 25/2/2016 tarihli duruşmada Mahkeme tarafından belirlenen yeni duruşma gününü başvurucunun UYAP’tan öğrenmesine karar verilmesinin ölçülü olup olmadığını belirlemek gerekmektedir.
Başvuruya konu davanın işlemden kaldırılmasına ilişkin kararın verildiği 21/4/2016 tarihli duruşmaya kadar başvurucu vekili tarafından sekiz defa mazeret dilekçesi verildiği, söz konusu dilekçelerin tamamının UYAP üzerinden Mahkemeye gönderildiği tespit edilmiştir. Mahkeme başvurucu vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu tüm duruşmalarda mazeretin kabulüne ve tayin edilen duruşma gününün UYAP üzerinden öğrenilmesine karar vermiştir (bkz. § 11).
Başvurucu, duruşma gün ve saatinin tarafına tebliğ edilmediğini ve 21/4/2016 tarihli duruşmanın sistem dışı yapılması nedeniyle işlemden kaldırma kararını UYAP’tan öğrenme imkânı olmaması sebebiyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Dosya kapsamında yapılan incelemede, başvuruya konu davadaki yedi celsede Mahkeme tarafından başvurucu vekilinin mazeretinin kabulü üzerine tayin edilen dava tarihinin UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verildiği, başvurucu vekiline bu konuda ayrıca tebligat gönderilmediği anlaşılmaktadır. Başvurucu vekilinin mazereti sebebiyle katılamadığı en son 25/2/2016 tarihli duruşmanın aynı gün UYAP’a kaydedildiği gözönünde bulundurulduğunda başvurucu vekilinin duruşma gününü UYAP’tan öğrenmesini beklemenin öngörülemez olduğu söylenemeyecektir. Başvurucu vekilinin UYAP’ı aktif bir şekilde kullandığı gözetildiğinde söz konusu yükümlülüğün başvurucuya olağanın üzerinde bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir.
Kaldı ki avukatı ile açtığı davayı takip etmekle yükümlü olan başvurucu; mazeret sunarak katılamadığı duruşmada mazeretinin kabul edilmemesi durumunda dosyanın işlemden kaldırılacağını, mazeretinin kabul edilmesi durumunda ise yeni bir duruşma günü tayin edileceğini bilebilecek durumdadır. Başvurucu, mazereti sebebiyle katılamadığı 25/2/2016 tarihinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği 26/7/2016 tarihine kadar geçen yaklaşık beş aylık süre boyunca dava ile ilgili gelişmelerden haberdar edilmediğinden yakınmakla birlikte başvurucunun söz konusu beş aylık sürede dava ile ilgili bilgi almasının engellendiğine yönelik bir iddiası da bulunmamaktadır.
Bu durumda başvurucunun mahkemeye erişim hakkından faydalanmasındaki bireysel yarar ile davaların makul süre içinde sonuçlanmasındaki kamusal yarar arasında adil bir dengenin bulunduğu ve mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin orantısız olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.